19 Mart, 2024, Salı
DOLAR32.3423
EURO35.1122
ALTIN2241.3

Osmaniye Ve Yöresinde “Şaba” Geleneği

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Osmaniye Ve Yöresinde “Şaba” Geleneği
Abone ol
Bölgemizde yıllardır düğünlerimizdeki geleneklerimizi yaşarken, bunlardan bir çoğunun süreç  içerisinde yaşatılmadığına tanık olmaktayız.

Bölgemizde yıllardır düğünlerimizdeki geleneklerimizi yaşarken, bunlardan bir çoğunun süreç  içerisinde yaşatılmadığına tanık olmaktayız.

Osmaniye ve yöresinde düğün geleneklerimiz kentlerde salon düğünleri haline dönüşürken, kenar mahalleler ile köylerimizde geleneklerimizin devam ettiğini görmekteyiz.

Düğün törenlerinin gerçekleşme amacının; dost ve akrabaların buluşması ile birlikte, dayanışma, özlem giderme, ailelerin mutlu günlerini paylaşma anlamını da taşımaktadır.

Düğünlerde dayanışma, katkıda bulunmanın yanında  yaşanan eğlence ile karışık törenlerin günümüzde yaşatılan uzun yılların geleneklerini, OŞYAD yönetim kurulu Başkanı ve emekli gazeteci Mustafa Bardak olarak, araştırıp gelecek kuşaklara birer kültürel miras olarak kalmasını sağlamaya çalıştım.



Düğünlerimizdeki geleneklerimizin en önemli unsurlarından ve dayanışmayı ortaya koyan “Şaba geleneği”ni ayrıntıları ile anlatmak istiyorum.

Şaba sözcüğü, Türkiye’nin değişik bölgelerinde farklı anlamlarda ve sözcüklerle dile getirilir.

Özellikle Anadolu kentlerindeki düğün gelenekleri arasında; yardımlaşma, dayanışma, evlenen çiftlere katkı amacı ile akrabalar vee yakın ailelerin maddi desteği olarak bilinmektedir.

Anadolu’da, Çukurova bölgemizdeki halk kültürü yaşantısında evlenme gelenekleri kapsamında   yer almakta olan bu dayanışma geleneğinin bölge ve illere göre gerçekleştiğini görmekteyiz.

Bu geleneğe Osmaniye ili ve çevre il ve ilçelerindeki uygulamalarına bakmak istersek, evlenme törenleri ve toplumsal değişimlere göre değişmektedir.

Şaba geleneği Osmaniye merkez, ilçeleri ve komşu il ve ilçelerindeki düğün törenlerinde; Şaba, Şoba, Çoba, Çaba, Saba, Kırkım, Atkı ve Takı isimleri ile söylenmektedir.

Halk dili veya deyimi olarak, evlenme törenlerindeki bu uygulamadaki deyimlerin; Osmaniye Merkez, Düziçi, Bahçe, Kadirli, Gaziantep’in Nurdağı ve  İslahiye, Kilis, Hatay’ın Kırıkhan ve Reyhanlı, Adana’nın Ceyhan ilçeleri ile çevresindeki köylerde  küçük farklılıklarla kullanılmaktadır.



Osmaniye ve çevresindeki il veya ilçelerdeki bu geleneğin farklı şekillerde isimlendirilip uygulandığını anlattıktan sonra, Osmaniye ve köylerindeki uygulamaların nasıl gerçekleştiğine bakalım.

OSMANİYE’DEKİ “ŞABA” GELENEĞİ-TÖRENİ
Osmaniye merkez ve köylerindeki düğün törenleri davul-zurna eşliğinde yapılıyorsa; yöresel dil ayrıcalığı olsa da “Şaba” geleneği yaşanmaktadır.

Osmaniye’de halk dili olarak Mahallelerde ve köylerde “Şaba” için, Şoba, Çoba, Çaba, Takı isimleri kullanılmaktadır. Kırkım sözcüğü ise Ceyhan ilçesi ve çevresindeki köylerden Osmaniye’nin bazı çevre köylerine gelen bir uygulamanın adı olsa da, diğerlerinin farklı biçimidir.

SALON VE MEVLİTLİ DÜĞÜNLER
Osmaniye ve yöresinde yapılan salon düğünlerinde; salonun giriş-çıkış kapısı önünde herkesin görebileceği bir masanın üzerine iki kutu konulur. Bunların birinin üzerinde “Oğlan evi” diğerinin üzerinde “Kız evi” yazmaktadır. Kilitli olan bu kutuların anahtarları ise, kız ve erkeğin annelerine verilir. 

Salondaki düğün töreni sonunda kutuların yanında bulunan zarfı alan davetli, varsa oradaki kalemle zarfın üzerine adını yazar, sonra da içerisine katkıda bulunacağı parayı koyup ağzını kapatıp kutunun içine attıktan sonra, düğün sahiplerine “mutluluklar” dileyerek salondan ayrılır.

ATKI OLAYI
Bazı salon düğünlerinde ise “atkı veya kırkım” geleneği uygulanır. Köy ve Mahallelerdeki Nişan ve Düğün törenlerinde, hatta “Kına gecesi”nde bile bu gelenek uygulanmaktadır.

Atkı olayını özetlemek gerekirse; Törenin sonuna gelindiğinde bir kişi ortaya çıkar. Buna “Tellal” denir. Kız veya erkek ailelerinin en yakınlarından başlamak üzere verecekleri katkıları bir an önce getirip kendisine teslim etmesini ister. Durmadan konuşan bir insandır bu Tellal denilen kişi. Esprili konuşmalar yaptığı için Köylerde çoğunlukla “tellal” olarak yaşı ilerlemiş kadınlar seçilir.

Gelin ile Damat sandalyede otururken, onların başları üzerinde ellerini kaldıran “Tellal” evlenecek gençler için altın veya paraların isimlerini, takıyı veren kişinin ismini ve  miktarlarını da söyleyerek törene katılanlara gösterip;

Darısı oğluna kızına” diye bağırarak gelin ve damadın önündeki masaya koyar.

Evlerde yapılan Mevlitli düğünlerde ise, duaların yapılması, yemeklerin yenilmesinin ardından çıkış kapısına konulan kutulara davetliler zarflar içerisinde üzerine isimlerini yazarak parasal katkılarını yaparlar.

DAVUL-ZURNALI “ŞABA” GENELEĞİ
Toplumsal değişime paralel olarak son yıllarda uygulanmaya başlanılan, salon düğünleri ile mahalle içerisindeki sokaklarda gerçekleştirilen müzikli-eğlenceli veya mevlit okutularak yapılan düğün törenleri dışındakilere bakalım.

Davul ve zurna eşliğinde yapılan evlenme törenlerindeki yardımlaşma, dayanışma kültürü olarak bilinen ve yaşatılmak istenilen “Şaba” olayının ayrıntılarını anlatmak istiyorum.

Bu olayla ilgili gözlemlerim, kayıtlarım ve anlatacaklarımın Osmaniye merkez ve Köyleri ile ilgili olduğu, en yakın ilçemizde bile farlı olabileceğini anımsatmak isterim.

Ancak, törenlerin farklılıklar göstermesine rağmen yakın uygulamalar olduğunu da bilmenizi isterim.

KESİMSİZ DÜĞÜN
 Erkek tarafının davul ve zurna sanatçıları ile belli miktarda parasal anlamda anlaşma yapmadığının adıdır.

Damat tarafının Davul-zurnacılarla  herhangi bir miktar belirlemeden yapılan anlaşma sonucunda, düğüne gelen konukların tamamının “Şabalanması” sonucu elde edilen gelirin tamamının kendilerine kalması şeklindedir. 

Böylesi bir düğün töreninde Davul-Zurna ekibine konuklardan aldıkları paranın dışında farklı bir para ödenmez, aldıkları ile yetinirler.

Düğün törenine gelen davetliler para vereceklerle zarf içerisinde düğün sahibine verir, ancak çoğunlukla hediye kabul edilmesi anlamına gelir.

Bazı düğün sahipleri ise, davetiye verirken (kız veya erkek evi) gereken ürünün adını söyler veya yazılı olarak bildirir. Davetiyeyi alan kişi düğüne o hediyeyi alarak gider.

KESİMLİ DÜĞÜN
Düğün sahibinin, (erkek tarafı) davetiyesinin alt kısmına “düğünümüz kesimlidir” sözlerini yazdırıyorsa, bilinmelidir ki, bu düğüne gidildiğinde para atmanız gerekiyor. Yani herhangi bir ev eşyası istenmediğini anlamanız gerekiyor.

Davetiyelerindeki bu not özellikle davul-zurna eşliğinde yapılan düğünlerde yazılır. 
Erkek tarafı, düğün için belli sayıda davul ve zurnacı ile görüşerek tören süresince alacakları anlaşılarak kararlaştırır. Bu ara da bahşişler  Davul-zurna sanatçılarına, diğer paralar düğün sahibine ait olacaktır ve öyle anlaşma  sağlanır.

Son 10 yıldır Osmaniye’deki Davul-zurna sanatçıları, özellikle “kesimli düğün”leri tercih etmektedir. Çünkü, öncelik olarak düğün töreni için yapılacak hizmet için belirlenen belli bir miktar parayı düğün sonunda almayı garanti altına alıyorlar. Bununla birlikte düğüne gelen konukların şabalanması sırasında; 5,10 veya 20 Tl’lik banknotları da davul-zurna çalma hünerleri ile aldıkları düşünerek, “Kesimli düğünler” anlaşması kolay oluyor.

DÜĞÜNLERDE ŞABALAMA OLAYI
Osmaniye’deki düğün gelenekleri arasında Şabalama olayı bayrağın dikilmesi ile birlikte başlar.

Damat evindeki yüksek bir ağacın dalları arasına uzunca  bir direk bağlanır. Diğerin tepesine bir soğan konulur, altına da bayrak bağlanır. Bayrak direğinin dikilmesi sırasında davul-zurna çalmaktadır.

Bayrak dikildikten sonra damak av tüfeği ile direğin tepesindeki soğana ateş açar. Soğanı vurması iyilik ve mutluluğa işarettir.

Bu kez davulcu Damat’a dönerek zurna eşliğinde şabalama olayına başlar. İlk şaba olayı burada başlamıştır. Damat cebinden çıkardığı belli miktardaki parayı davulcuya verir. Davulcu elindeki tokmakla birlikte havaya kaldırarak, “Bereket versin damadın kesesine”diyerek bir süre salladıktan sonra yanındaki zurnacıya verir.

Bu andan sonra davul ve zurnacı dinlenmeye çekilir.

Özellikle öğle yemeğinin ardından davetliler gelmeye başlar. Düğün evinin önündeki geniş alana masa ve sandalyeler dizilmiştir. İlk girişteki sandalyeler sürekli boş bırakılır. Çünkü ilk gelen ve şabalanacak olan davetlilerin buraya oturması sağlanacaktır.

Davetliler sokağın girişinde gözlenmektedir. Bazı davetliler düğün evine 50 metre kala silah sıkarak geldiklerini belirtmek isterler. 

Damat’ın yanından ayrılmayan Sağdıç,  koluna kırmızı bir kurdele bağlı olarak dolaşmaktadır.

Bir de Abdal ağası düğünde görev alır. Bunun da kolunda mendil veya kırmızı kurdele bağlıdır. 

Düğüne gelen davetliler davul-zurna eşliğinde sokakta karşılanır, alanın girişindeki boş sandalyelere oturtulur. Damat, Abdal ağası, Sağdıç, Damadın babası, kardeşleri öncelikli olmak üzere düğün sahipleri davetlilerin elini sıkıp sarılarak “hoş geldiniz” der.

Düğünde görevli bir kişi elindeki tepsi içerisinde, kolonya, şeker ve sigara getirip davetlilere ikramda bulunur. Bu sırada davul-zurna eşliğinde ezgiler çalınmaktadır.

İlk ikramın ardından düğünün kahvecisi elindeki kahve fincanı ve birer bardak su getirerek davetlilere ikram eder. Davetliler kahvelerini içerken davul ve zurnanın ezgilerindeki ritm daha da hareketlenmektedir.

Gözler davetlilerin üzerinde yoğunlaşmıştır. Kimin ne kadar para atacağı, kimin davulcu veya zurnacıya şaba sırasında ne gibi şakalar yapacağı merak edilmektedir.

Kahveler içilip, boş fincanlar götürüldükten sonra şaba olayı başlamış anlamına gelir.
 
Şaba olayı çoğunlukta iki davul ve zurna ile yapılır. Bazı düğünlerde ikiden fazla davul-zurna bulunmasından dolayı şaba sırasında bu sayı artabilir.

Şaba olayı başlamıştır artık. Bir davulcu tokmağı hızlı hızlı vurarak şabalamaya başladığını göstermeye çalışırken, yanında ise diğer davulcu veya davulcular ile zurnacılar sabit şekilde aynı ritmde ezgi çalmaktadır.

Davetliyi şabalamak isteyen davulcu, sağ dizini yere koyarken, sol ayağının parmak uçunu toprağa yerleştirecek şekilde öne doğru eğilip çökmektedir. Bu sırada sağ elindeki tokmağın ortasından tutacak şekilde avucunda kavramak suretiyle elinin arka kısmını  toprağa değdirip, sonrasında alnına götürür, sonrasında ise davetliye doğru elini uzatarak; “Bereket versin ağamın kesesine!... Kesene bereket ağam!..” diyerek yüksek sesle konuşur.

Aniden ayağa kalkar dönerek hızlı şekilde takmağı davula vurmaya başlar, yeniden diz çöküp, “Bereket versin ağamın kesesine!” diye konuşur.

Bazı davetlilerde şabalama olayı kısa sürerken, bazıları şakalaşma adına oyalama taktikleri yapmaktadır.

Davulcuların konuşmalarındaki söyleyişleri, bir diğer anlamla dudaklarından çıkan sözcükler davul ve zurnanın sesine karışarak anlaşılamaz.

Böylesi durumlarda davetli davulcuya ellerini açarak takla atmasını ister. Şabalama sırasında davulcunun takla atması “Dombalak attı” anlamında da kullanılır.

Davulcu kendisinin takla atmasını isteyen davetlinin paralı biri olduğunu düşünür, elindeki tokmağın davula hızlı hızlı vurarak dönmeye başlar, ani bir hareketle tokmağın ortasından tutup, davulun bir köşesini yere koymak suretiyle omuzlarının üzerinde birkaç kez dönerek davetlilerin önünde gösterisi yapar.

Davetliler bu ve benzeri zorluk çıkarmalarında, damadın arkadaşları veya ailenin yakınlarında sık görülür.

Böylesi durumlarda davetli kişi; Abdal ağasının oynamasını isteyebilir. Düğün sahiplerinin oynamalarını isteyebilir. 

Bazı durumda ise; Sağdıç davetlilerin önüne çağrılır, yere bir kova su dökülür ve çamurlaşmış toprak üzerinde damadın oynaması, çamura yatması istenir. Çamura yatmak ve giysilerini kirletmek istemeyen sağdıç davetlilere farklı tekliflerde bulunur, onları bu isteklerinden vaz geçirmek ister. Ama bazı anlarda da bu olaylar davetlileri kırmama adına yapılır.

Bu ve benzeri olayların bitmesinin ardından davetli bu kez davulcuya işaret ederek şabalanmak istediğini belirtmeye çalışır.

Davulcu aynı tempo ile ve aynı hareketleri yaparak; “Bereket versin ağamın kesesine!” diyerek yerdeki pozisyondan kalkıp ayakta hızlı hızlı tokmağı davula vurarak verilecek parayı beklemektedir.

Şabalama sırasındaki bir başka olay, yani bu kez  şakalaşma fırsatı davulcunun eline geçmiştir. Eğer davetli davulcuya şaba sırasında fazla zorlama yapmışsa, benzeri zorlamayı bu kez davulcu davetliye yapmaya çalışır.

Davulcu çalmayı sürdürürken davetli cebinden 5 Tl çıkarıp yere atar. Davulcu diz çöküp tokmak bulunan elindeki baş ve işaret parmağı arasında tutmak suretiyle yerdeki parayı alır, havaya kaldırıp herkesin göreceği şekilde dönmeye başlar. Sonrasında ise 5 Tl’yi az bulduğunu belirtip davetlinin gömleğinin cebine koyar.

Davulcu çalarak dönmeye başlar, elindeki tokmağın ortasından tutarak davetlinin önünde başını öne doğru eğerek; “Cebinden akrep çıksın!.., Anan sana cep dikmedi mi ağam!...” gibi sözler söylemeye başlar.

Davetli bu kez 10 Tl’yi davulcunun önüne atar. Eğer davulcu bunu da beğenmezse; davetliye yaklaşır, gömleğinin yakasını tutar, yırtmak istercesine sallamaya başlar. Bu sırada; “Bereket versin ağamın kesesine!.. Verirsen de,
vermezsen de canın sağolsun!..” diye konuşurken, bazı davulcuların sözcükleri ağzının içinde yuvarlayarak, anlaşılması zor olacak şekilde; “Allah belanı versin!... Ocağına incir ağacı dikilsin!..” gibi beddua şeklinde sözcükler kullandıkları olur. Ancak, bu sözleri o kadar hızlı ve anlaşılmaz şekilde söyler ki, davetli kişi söylenilenleri davulun hızlı çalınması ve dil arasında yuvarlanması nedeniyle güzel sözler olarak algılar.

Davulcu kendisine verilen bahşişi yeterli bulması halinde parmakları ile havaya kaldırıp, “Bereket versin ağamın kesesine!” diye konuştuktan sonra yanındaki zurnacıya verir.

Bu kez düğün sahibine verilecek olan paranın alınmasına sıra gelmiştir. Davulcu bu kez davetlinin önündeki masaya yaklaşır, tokmağı tutan elinin sırt kısmını masaya vurarak; “Bereket versin ağamın kesesine!”der.

Davetli, davulcuya vereceği bahşişi çıkardığı cebinden değil, diğer cebinde hana önce ayarladığı parayı çıkarıp masanın üzerine bırakır. Veya dağılmasını sağlayıcı şekilde yere doğru fırlatıp atar.

Yere dağılan parayı Davulcu tek tek toplar, herkesin göreceği şekilde parmaklarının arasında  yelpaze gibi tuttuktan sonra herkesin göreceği şekilde elini havaya kaldırıp birkaç kez döndükten sonra  Abdal ağasına parayı verir.

Davulcu kendisine verilen şabadan memnun kalmışsa son kez davetlinin önünde başını eğerek; “Bereket versin ağamın kesesine, Allah razı olsun ağam!” diyerek alandan ayrılır.

Düğünlere gelen konukların şabalanması olayı çoğunlukla bu şekilde gerçekleşir.

Çoğunlukla Pazar günü öğle yemeği yenilmesinin ardından gelin alayı, kız evinde gidip gelinin getirilmesi sırasında ve getirildikten sonra şabalama olayları vardır. 

Gelinin odadan çıkarılması sırasında, evin bireylerinden biri gelinin sandığının üzerine oturur ve kalkmaz. Sandığı vermek için bahşiş ister, bunun diğer adı sandık şabasıdır. Damat tarafından biri sandığın üzerinden kalkması için oturan kişi ile pazarlık yapar ve anlaşılan para verilir.

Damat gelinin koluna girip kapıdan çıkarmak istediği sırada dışarıdan kapı kilitlenmiştir. Çoğunlukla gelinin erkek kardeşi (varsa) kapının açılması için para ister. Bunun adı gelinin evinden çıkarılması şabasıdır.

Gelin evden çıkarılır, mahalleden uzaklaşmaya çalıştığı sırada genç veya çocuklar gelin arabasının önüne sandalye, ağaç dalı, bisiklet, motosiklet gibi gitmesini engelleyici eşyalar koyarlar. 

Gelin arabasının ön kısmında aile bireylerinden biri oturmaktadır. Daha önceden hazırlanan zarflar içerisine para konulmuştur. Bazı yerlerde para yerine mendil bulunmaktadır.  Yolda gelin arabasının önüne duran kişilere para zarfları veya mendiller verilir. Bunun adı da yol şabasıdır.

Gelin arabası evin önüne getirilip parkettikten sonra, otomobilin içerisindeki gelin ve damadın ışındakiler çıkar. Şoför kapıyı kilitlemiştir. Bir taban içerisine; arpa, buğday taneleri, şeker, madeni para ve yöresine göre farklı ürünler konulmuştur. Yüksekçe bir yerden bu tabaktakiler gelin arabasının üzerine dökülür.

Gelinin otomobilden çıkarılması sırasında, saygı duyulan insanlardan biri kapıya gelir ve gelinin inmek istemediğini söyler. Kayın ana olacak kadın çağrılır ve geline ne hediye vereceğini söyler. İkna yöntemleri aranmaya başlanır. Köy yerlerde çoğunlukla büyükbaş hayvan hediye edilmesi istenir. Kasaba veya şehirlerde ise bilezik, koyla gibi hediyeler geline vaat edildikten sonra gelin arabadan indirilip odasına götürülür.
Buna da gelinin kaynanayı şabalaması olayı denilir.

Gelin ile damat odasına girer, 5 dakika sonrasında elinde limonata bardakları ile düğünün yemeğini yapan aşçı kapıyı çalarak odaya girer. Gelin ve damat yapılan ikram karşılığında bardağın içerisine para koyar.
Buna da Düğün aşçısının şabası denilir.

Gelin ile damat içeride bir süre kaldıktan sonra dışarıya çıkarılıp sandalyeye oturtulur. Gelinin yüzü açılır. Davulcu burada gelin ile damadın önünde ezgiler söyleyerek şabalama olayını gerçekleştirir. Damat ve gelinin vereceği para miktarına Davulcu itiraz etmeden alır ve “Bereket versin damat ve gelinimiz kesesine! Allah sizlerden razı olsun, sizleri bir yastıkta kocasın!”diyerek, oradan ayrılır.

Bu olaya da Gelin ile damadın Şabalanması denir.

Davulcunun gözleri Damadın babası, annesi, erkek kardeşleri, sağdıç ve Abdal ağasını aramaktır. Onları birer birer bulduktan sonra Şabalayarak verecekleri parayı itiraz etmeden aldıktan sonra; “Düğününüz hayırlı ve uğurlu olsun ağalar. Bizden bu kadar, haydi Allaha ısmarladık!” diye konuşur.

Bu olaya ise Düğün sahiplerinin şabalanması denilir.

Düğünün sona ermesinin ardından  bir kenara oturan davulcu ve zurnacılar önlerine bir mendil açıp, zurnacıda biriken parayı içerisine dökerler. Düğünü şenlendirmeye gelen davul ve zurnacılar, toplanılan parayı kendi aralarında eşit olarak paylaşır, ceplerine koyarlar. Bu para düğünü  şenlendirmek için aldıkları paranın dışında tutulmaktadır.   

Not: (*): Osmaniye ve yöresindeki “Şaba” geleneği ile ilgili inceleme ve araştırma yazısı ile fotoğraflar yazarına ait olup; Yazarının adı kaynak gösterilerek başka yayın organlarında yayınlanabilir. Kaynak gösterilmeden yayınlanan yazı ve fotoğraflar ile ilgili yasal halkların aranması yazarına aittir.


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Antalyasporun Sultanlarına şampiyonluk yemeğiSonraki Haber

Antalyasporun Sultanlarına şampiyonluk y...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar